22 Kasım 2014 Cumartesi

Harap

Hiç dikkat ettiniz mi? Belediye ya da milletvekili seçimlerinde adaylar isimlerinin önlerine kocaman kocaman ünvanlarını yazarlar. Kimisi Bıdı Bıdı Adayı Avukat Bıdı Bıdı yazar, kimisi Prof. Dr, kimisi Mühendis, kimisi de eşeğin sikini. Hatta bazıları utanmadan mezun oldukları okulu bile belirtirler, tıpkı çoğu kişinin twitter, tumblr ya da instagram hesaplarında biyografilerine yazdıkları gibi. 

Düşünüyorum da insanlar ya kendilerine güvenmiyorlar, ya da ünvanları üzerinden kendilerini pazarlamayı çok seviyorlar. Sanki önemli olmak için büyük bir kıstas buymuş gibi! Sanki avukat olunca belediye başkanlığını daha iyi yapacakmış gibi! Sanki profiline mesleğini yazınca daha iyi doktor olacak, daha iyi mühendis olacakmış gibi! Hem de insanların gözüne soka soka, böbürlenerek, samimiyetsiz bir şekilde!

Sığ düşüncelerin üzerinde yaşam bulduğu, fason ve içi boş balon bir toplumuz. Milletvekillerimiz de, adı üstünde -milletin vekilleri- de bu ülkenin en büyük boy aynası. Duyuyorum ordan çıkışıyor vatandaşa "ben milletvekiliyim, nasıl benimle böyle konuşursun" diye... Duyuyorum "Cumhurbaşkanı gelmiş, hala sigara içiyor terbiyesizler" diye... Duyuyorum hep böyle bıdı bıdı boş, karın doyurmayan lafları. Düşünebiliyor musun, insanlar saygının bir üst makamdan geçtiğini sanıyorlar. Tekrar söylüyorum; makamdan, mevkiden ve paradan! 

Hepimizin birer insan olduğu yok sayılıyor, unutuluyor. Bre adam, ben hamal olsam da bana saygı duyacaksın, ben doktor yahut mühendis ya da şoför olsam da! İnsana insan gözüyle bakmıyorsun ki seninle bildiğim dilden konuşayım. Başka bir şeysin sen, siz.

Sıradan insanlar olamıyoruz, yediremiyoruz kendimize. Aşağılık bir şeymiş gibi bu sanki! Gösterişin, bencilliğin, doyumsuzluğun nam saldığı bu güzelim topraklarda, biz hala neyi, kimden sakınıyor ya da kimle paylaşamıyoruz merak ediyorum.

Üstadın da dediği gibi; "Kötülüklerin büsbütün egemen olduğu namussuz bir çağ bu." 

Artık biliyorum.

18 Kasım 2014 Salı

Çelişkiler son ki üç dört!

Müzik, edebiyat, şiir beni çağırırken, ben sikko bir düzen içerisinde mühendislik yapıyorum. Hem de en olmayacak bir ülkede! Sanırım mantığımla duygularım çelişiyor, hatta çarpışıyor, birbirine karışıyor, karıştırıyor! Ama anlayamadığım nokta, mantıklı kararlar yüzünden duygularımızın yok olma noktasına geliyor ya da getiriliyor oluşu. Ulan duygularımız olmasa, mantık ne işe yarar ki, öyle değil mi? Duygusuz, ruhsuz ortada dolaşan mantıklı birisi. Bırak düşünmeyi, cümle içerisinde kullanamadım bile.

Bu da senin şarkın olsun sevgili "Çelişkiler"im.

17 Kasım 2014 Pazartesi

BTTB

Çok tozlanmış buralar benim yokluğumda. Temizlemeye, bir iki kelam etmeye geldim!