tag:blogger.com,1999:blog-50093561377256116152024-03-13T10:50:04.711+03:00Adamın BiriSinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.comBlogger70125tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-60434867330895191182015-10-19T00:44:00.001+03:002015-10-19T00:45:09.075+03:00Yaşamaya DairBen dede olmak istedim. Oldurmayacaklar.Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-12576295748330608552015-07-30T00:31:00.000+03:002015-07-30T00:31:00.903+03:00DipnotSenin en büyük cezan, beni her zaman iyi hatırlayacak olman.Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-72189226360563510082015-05-10T00:37:00.000+03:002015-05-10T00:37:50.112+03:00Birden<div style="text-align: justify;">
Hayatımın her anında özgür olduğumu hissetmemi sağlayan ve her zaman elleri sırtımda beni destekler bulduğum aileme teşekkürlerimi sunarım. Eğer doğarken Tanrı bana ailemi seçmemi söyleseydi, eminim ki şuan sahip olduğumdan daha iyi bir seçim yapamazdım. Bu yüzdendir ki Tanrı'ya şükürlerimi sunarım, bana eşsiz bir aile ve mükemmel iki dost sunduğu için.</div>
Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-21791444497110816132014-12-29T20:57:00.000+02:002014-12-29T20:57:58.824+02:00İki Çarpı Üç Eşittir Altı Harfİnandığın şeyler, hayatına devam etmene engel oluyorsa; hayatından mı vazgeçersin, inandığın şeylerden mi?Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-71029684931108670612014-12-07T22:39:00.001+02:002014-12-07T22:45:21.564+02:00Yanılgı<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><span style="background-color: white;">"O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar </span><span style="background-color: white;">dibe çöker. Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir. Bir </span><span style="background-color: white;">yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.</span><span style="background-color: white;"> </span><span style="background-color: white;">O boşluk doldu sanırsınız. </span><span style="background-color: white;">Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir."</span></span></div>
Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-65656056886466425482014-12-04T00:44:00.002+02:002014-12-04T00:55:51.394+02:00Sek Sek<div style="text-align: justify;">
Lisedeyken kompozisyon dersi notlarım pek de vasatın üzerinde değildi. Aslında o zamanlar da bir şeyler üretmeyi seviyordum ama bunun için malesef ki kısıtlı yeteneklere sahibim. Şuanda olduğu gibi kafamdaki şeyleri kağıda dökme konusunda sınıfta kalıyorum. Giriş, gelişme ve sonuç tenekeden bende. Ama duygular ve düşünceler, bir kağıda dökülmeden ya da dışavurulmadan da değerini yitirmez, öyle değil mi?</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
Sizi sorumla baş başa bırakıp bu kopuk başlangıcın ardından konuya girmem gerektiğini hissediyorum. "Teknoloji sonumuz olacak" demiştim bundan azcık yıllar öncesinde. Oradaki ana fikrim daha çok fiziksel kavramlar ile ilgiliydi. Daha iyi bir silah üretilmesi, savaşların çıkması, insanların doyumsuzluğunun daha da artması gibi basit, düz mantık şeyler. Lakin artık daha da derin düşünüyorum ve fiziksel kavramların üzerine manevi kavramları da ekliyorum. Nasıl mı? Çağımızın kaçılmaz gerçekleri siz de biliyorsunuz ki internet ve telefon ikilisi. Şimdi bu internet öyle bir şey ki git gide ipin ucunun kaçtığını hissediyorum. Orada herkesin kendine bir maskesi, yarattığı başka bir dünyası var. Ve hatta bazen öyle durumlar var ki, çoğu insan bu sanal hayatı tamamen kendi hayatına empoze edip, gerçekten de öyle bir hayata sahipmiş gibi yaşıyor, yüceltiyor ve tanımadığı insanların gözünde önemli kılıyor kendini. Bana ciddi bir psikolojik buhran içerisindeymişiz gibi geliyor. Ya da ben öyleyim bilemedim. Neyse efendim. Yine bir örnek vermek gerekirse, bir instagram hesabına bakıyorum, ulan kız amerikada yaşıyor ama bir tane mi selfie dışında normal fotoğrafı olmaz arkadaş! Ulan git gez, ne bileyim amuda kalk, seviş. Yüz paylaşım yapmışsın, doksan dokuzu selfie. Bi de bunların binlerce, hatta yüz binlerce takipçisi olanlar var. Napıyonuz lan demek istiyorum kendilerine, selfie çeken birinin neyi bu kadar etkiliyor sizi demek istiyorum adeta hunharca yüzlerine. Yine sıçtım betimlemelerin içine. Ha betimleme demişken bir de artık toplum olarak evet tekrar söylüyorum toplum olarak betimlemeleri, bir şeylerin önüne sıfat getirmeyi çok seviyoruz. Çok uzağa değil, ekşi sözlüğe gidip örneklerle geliyorum hemen. Aşağıya bak.</div>
</div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div>
- bakire olmayan kadınla evlenen erkek</div>
<div>
- kürt kızı</div>
<div>
- ailesine yük olmamak için çalışan embesil</div>
<div>
- bakire olmayan karıya dolmuşta yer vermek</div>
<div>
- evlenilen adamın penisinin bamya çıkması</div>
<div>
- izmirli kızların yunan soyundan gelmesi</div>
<div>
- tayt giyen kızın asıl amacı</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
falan filan diye gidiyor bu başlıklar. Daha da karıştırırsanız nicelerine rastlayabilirsiniz. Biz böyle sıfatları, böyle betimlemeleri çok seviyoruz aslında. Karşımızdakini yermeyi, kendimizi övmeyi. Evet kardeşim evet. En mükemmeli sensin, en güzeli sensin, en sosyali sensin, en çok arkadaşı olan sensin, en zengini sensin, en kalitelisi sensin, en güzel işe sahip olan sensin, en güzel statü sende. Ve evet güzel kardeşim, en çirkini benim, en asosyali benim, en yalnızı benim, en kötü işe ben sahibim, en kötü mahallede ben oturuyorum. Sizler sıçarken bile adeta Brad Pitt yakışıklılığında, Abramoviç zenginliğinde, Adile Naşit sevimliliğinde, Münir Özkul babalığında ve Kemal Sunal saflığındasınız. Bu mudur yani tüm meselemiz? Kalabalıklar içinde yalnız kalmayı tercih eden yine sizsiniz ama bunu kapatmak için mi tüm bu düzen? Evet, kimse yalnız kalmak, kimse üzülmek istemez ama bunun çaresi böyle samimiyetsiz yaklaşımlar değil. Ya da bunlardan korkup başka bir kimliğe bürünmek hiç değil. Şimdi bir kızın önüne kürt kimliğini koyunca ne oluyor ya da tayt giymesini bastıra bastıra göz önüne sokmak? Ya da ne bileyim evlenilen adamın penisinin bamya çıkması nasıl bir akıldan çıkıyor, nasıl bir aklın var senin güzel abicim? Bakire olmayan karıya dolmuşta yer vermek... E ben daha ne diyeyim, bu nasıl bir beyin, nasıl bir ruhtan, hangi amaçla çıkıyor, aklım almıyor. Çoğu troll belki evet ama troll dediğimiz şey de insan değil mi ulan? Gelip bir papatya açmıyor ya o başlığı.</div>
</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
Sik gibi hayatlarınız, maskeleriniz var. O yüzden çevreniz kalabalık, mükemmelsiniz. Ama zerre dostunuz yok, yalnızlıktan kahroluyorsunuz. Niye biliyor musunuz? Yaptığınız hiçbir işte, söylediğiniz hiçbir sözde samimi değilsiniz. Samimiyet, size ne kadar da uzak bir kavram öyle değil mi?</div>
</div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
Ne giriş, ne gelişme, ne de sonuç kaldı hay sikeyim. Yine sinirlendim. Bu yarım yamalak yazıda demek istediğimi yine samimiyetle yaklaşan hissedecektir diye umuyorum. Tabi okuyan olursa asjkasdsjk. Ha unutmadan dediğim gibi; bu yazı, dünyanın en beceriksiz, en çirkin, en başarısız, en asosyal ve en yalnız kovboyu tarafından yazılmıştır. Böyle biline.</div>
</div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
* Başlık yine tamamen kel alaka. Hani konudan konuya çok atladım ya, anladın sen.</div>
</div>
<div>
<br /></div>
Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-52806100835953088072014-12-01T01:33:00.000+02:002014-12-07T22:50:09.145+02:00OlmazZamanın birinde, güzel anıların yeni yeni yeşerdiği samimi bir ortamda, sadece bir masa vardı seni öpmeme engel olan. Altı üstü bir masa, sevmeme de engel olacak değildi ya?<br />
<br />
Aradan zaman geçti, anılar çığ gibi büyüdü en güzellerinden, sevgi durur mu o da aldı başını gitti. Ve sonra yine o aynı samimi ve hoş ortamda buluverdik kendimizi, hiç de hoş olmayan bir şekilde. Masa bu sefer sustu. Rolünü sana biçti. Hadi engel bu sefer sen ol, dedi sana. Ağır bir roldü, üstesinden geldin her nasılsa.<br />
<br />
Sonra masa duramadı, rolü senden aldı, bana ısmarladı. Kalbe rengini verdi, kalp kırmızıdan griye çaldı. Hava soğudu anında o yaz gününde. Üşüttük anıları, kaybettik kazanılması kolay olmayan şeyleri. Öpemedim bir daha seni o günden sonra.<br />
<br />
Şimdi o masanın dili olsa da konuşsa, utansa rolünden, kızarsa. Olur mu dersin?<br />
<br />Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-3869415347061505532014-11-22T23:55:00.001+02:002014-11-22T23:55:09.681+02:00HarapHiç dikkat ettiniz mi? Belediye ya da milletvekili seçimlerinde adaylar isimlerinin önlerine kocaman kocaman ünvanlarını yazarlar. Kimisi Bıdı Bıdı Adayı Avukat Bıdı Bıdı yazar, kimisi Prof. Dr, kimisi Mühendis, kimisi de eşeğin sikini. Hatta bazıları utanmadan mezun oldukları okulu bile belirtirler, tıpkı çoğu kişinin twitter, tumblr ya da instagram hesaplarında biyografilerine yazdıkları gibi. <div>
<br /></div>
<div>
Düşünüyorum da insanlar ya kendilerine güvenmiyorlar, ya da ünvanları üzerinden kendilerini pazarlamayı çok seviyorlar. Sanki önemli olmak için büyük bir kıstas buymuş gibi! Sanki avukat olunca belediye başkanlığını daha iyi yapacakmış gibi! Sanki profiline mesleğini yazınca daha iyi doktor olacak, daha iyi mühendis olacakmış gibi! Hem de insanların gözüne soka soka, böbürlenerek, samimiyetsiz bir şekilde!</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Sığ düşüncelerin üzerinde yaşam bulduğu, fason ve içi boş balon bir toplumuz. Milletvekillerimiz de, adı üstünde -milletin vekilleri- de bu ülkenin en büyük boy aynası. Duyuyorum ordan çıkışıyor vatandaşa "ben milletvekiliyim, nasıl benimle böyle konuşursun" diye... Duyuyorum "Cumhurbaşkanı gelmiş, hala sigara içiyor terbiyesizler" diye... Duyuyorum hep böyle bıdı bıdı boş, karın doyurmayan lafları. Düşünebiliyor musun, insanlar saygının bir üst makamdan geçtiğini sanıyorlar. Tekrar söylüyorum; makamdan, mevkiden ve paradan! </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Hepimizin birer insan olduğu yok sayılıyor, unutuluyor. Bre adam, ben hamal olsam da bana saygı duyacaksın, ben doktor yahut mühendis ya da şoför olsam da! İnsana insan gözüyle bakmıyorsun ki seninle bildiğim dilden konuşayım. Başka bir şeysin sen, siz.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Sıradan insanlar olamıyoruz, yediremiyoruz kendimize. Aşağılık bir şeymiş gibi bu sanki! Gösterişin, bencilliğin, doyumsuzluğun nam saldığı bu güzelim topraklarda, biz hala neyi, kimden sakınıyor ya da kimle paylaşamıyoruz merak ediyorum.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Üstadın da dediği gibi; <i>"Kötülüklerin büsbütün egemen olduğu namussuz bir çağ bu." </i></div>
<div>
<br /></div>
<div>
Artık biliyorum.</div>
Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-78388919799131365432014-11-18T23:36:00.001+02:002014-11-18T23:36:12.649+02:00Çelişkiler son ki üç dört!Müzik, edebiyat, şiir beni çağırırken, ben sikko bir düzen içerisinde mühendislik yapıyorum. Hem de en olmayacak bir ülkede! Sanırım mantığımla duygularım çelişiyor, hatta çarpışıyor, birbirine karışıyor, karıştırıyor! Ama anlayamadığım nokta, mantıklı kararlar yüzünden duygularımızın yok olma noktasına geliyor ya da getiriliyor oluşu. Ulan duygularımız olmasa, mantık ne işe yarar ki, öyle değil mi? Duygusuz, ruhsuz ortada dolaşan mantıklı birisi. Bırak düşünmeyi, cümle içerisinde kullanamadım bile.<br />
<br />
Bu da senin şarkın olsun sevgili "<a href="http://www.youtube.com/watch?v=2z68GJQ_En0">Çelişkiler</a>"im.Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-70872460759539903662014-11-17T23:34:00.002+02:002014-11-17T23:34:47.916+02:00BTTBÇok tozlanmış buralar benim yokluğumda. Temizlemeye, bir iki kelam etmeye geldim!Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-82074283388344686142012-05-29T00:24:00.004+03:002012-05-29T00:24:46.908+03:00Iıı ŞeyBuraya uğramayalı yıllar olmuş. Hatta girmeye çalışırken bile ufak çaplı bi sorun yaşadım, şifre ve mail kombinasyonunu tam tutturamamış olsam gerek ki 3. denemem de şey yapıp girebildim. Daha dün gibi hatırlıyorum len seni açtığımı blogcan. Yalama ettik seni de söz hep gelicem diye diye ama yok iş geçmiş bizden. Ama bak unutulmadın lan, geldim bi kahveni içip halini hatrını soriim dedim. Yine anlatcak çok şey var da sen bugün de beni idare et. Yalnız buraya her girdiğimde o kadar zaman geçiyor ki direk bayadır girmemişim lan buraya muhabbetiyle ortalığı kasıp kavuruyorum her seferinde. NE KADAR BAYIK DİMİ?! Ve yine final dönemi kahretsin. Neyse siktir et hallederiz diyorum ve sana soruyorum nettin lan buranın ara yüzü falan değişmiş. Beni bilmiyo musun bişeye alışınca vazgeçemiyorum. Bak açtığım gibisin hala, tek hücreni değiştirmedim. Şimdi gel de bu arayüze alış. Sanki çok uğruyosun lan yarram diycen ama deme işte. Her seferinde geleceğim diyorum ve geliyorum.... Tutulmuycak söz vermem olm ben! O yüzden yine geleceğim... Kendi kendime konuşmaya... Dertleşmeye... Eğlenmeye... Bye... ye'ler uyak oldu bak asdjdfsş!Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-86705643211918003962012-01-15T01:08:00.002+02:002012-01-15T01:14:13.079+02:00Birdir BirYazacak, çizecek çok şey var. Bi tek zaman yok. Bir senemin nasıl geçeceğini belirleyecek şu on gün geçsin tekrar buralardayım. Herkesin şansı benle olsun. <div><br /></div><div>Saygılar, sevgiler efenim.<br /><br />*Başlık tamamen kel alaka.</div>Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-10507246330780966112011-12-27T02:36:00.002+02:002011-12-27T02:56:54.658+02:00I'm Back!Uzun bir aranın sonundan sonra bloga dönmeye karar verdim. Ufak ufak milyonlarca nedenin birikmesi sonucu da şuan burdayım. <div><br />Yazmaya ara vermemin bir nedeni de (tabi üşengeçliği saymazsak) kendimi biraz da susarak anlatma çabamdı. Daha doğrusu artık o kadar sıkılmıştım ki insanların beni anlaması umrumda değildi. Çünkü onların beni anlaması ya da anlamaması bende bi eksiltme yaşatmayacaktı. Kısacası ben kendimi biliyorum ya yeter modundaydım. Hala da öyleyim aslında. Fakat ortada çok söylenecek şey var ve pek susasım yok. Aklımda da bir kaç konu var üzerinde yazmak istediğim. Bunların bazıları benle, bazıları ise dış dünyamızda gördüğümüz ve yaşadığımız anormalliklerle ilgili. Belki haftaya final haftamın olması da beni buraya getiren sebeplerden birisi. Çünkü stres bende bir şekilde duygusallıkla buluşuyor. Duygusallık da beni buraya getiriyor. O yüzden boşuna demiyorum canımsın blog diye! </div><div><br />Uzun lafın kısası tekrar buralarda gözükmek dileğiyle, tabi şu finaller bir rahat verirse..<br /><br />Bu arada başlık ingilizce oldu pek içime sinmedi ya neyse artıkın..</div>Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-58170261617973609752011-07-27T00:27:00.001+03:002011-07-27T00:28:54.555+03:00SessizlikBazen o kadar çok şey söylemek istiyorum ki; ama iç sesim <span style="font-style: italic;">amaaan neyse</span> demekle yetiniyor.Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-2909759764125889292011-06-08T03:02:00.002+03:002011-06-08T03:59:11.853+03:00Türkçe Rock ÜzerineÜlkemizin genel sorunudur bilip bilmeden her konu hakkında yorum yapmak. Bende onlardan birisini birazdan yapıcam. Ama bildiğimi düşündüğüm bi konu hakkında.<br /><br />İyi bi Türkçe Rock dinleyicisiydim. Klasik bi başlangıç olmuş ama yaklaşık 9-10 yaşımda Teoman, Şebnem Ferah, Haluk Levent gibi sanatçıları dinleyerek başlamışım bu yola. Gittikçe de sevmişim. Doruk noktasını da lise yıllarımda yaşadım diyebilirim. Yani 5-6 yıl öncesi falan. Günümüz Türkçe Rock'ını biraz araştırdım. Bir sürü şarkı dinledim. Eskiye göre bir sürü yeni grup gelmiş. Bu yeni grupların bazıları da benim dinlediğim yıllarda daha çok underground takılan ve genelde cover yapan gruplar. Geçmişle kıyaslama yapınca çeşitliliğin arttığını gördüm. Hem grup sayısı açısından hem de rock müzik çeşitliliği açısından. Ama korkarım ki çeşitliliğin artmasına rağmen bence kalitede biraz düşüş olmuş. Örnek vermek gerekirse TNK diye bi grup vardır, bilirsiniz. 2005-2006 yıllarında 4 şarkılık bi albüm çıkarmışlardı. Yanlış hatırlamıyosam şarkıları Sıra Bizde, Elveda De, Kalpsiz Ve Sensiz Olmuyor idi. Tesadüfen CNN Türk'de bi programda görmüştüm sanırım. Şarkılarını beğenip de hemen indirmiştim. Tabi o zamanlar bu kadar populer bi grup olmadığı için bulması biraz zor olmuştu. Bu ilk 4 şarkılık albümü ben açıkcası çok beğenmiştim. Şarkılardaki yaşanmışlıklar ve bende bıraktığı duygu daha çok önemli benim için. Müzikal açıdan bakarsak da gayet başarılıydı aslında. Hatta dört şarkının dördünü de hemen ezberlemiştik dinlemekten. 2010 yılında ise bi albüm daha çıkardılar. Sanırım adı Söyle Ruhum idi. Çoğu şarkıyı dinledim ama gözüme tek çarpan albümün de adını taşıyan Söyle Ruhum oldu. İlk albümlerindeki havayı sadece o şarkıda yakalayabildim. Belki biraz zorlarsam Yine Yazı Bekleriz'i katabiliriz. Zehirli Sarmaşık ve Dans Et ise eğlencelik şarkılar olmuş ama sadece o kadar. Bi gerileme olduğunu söylemek istemiyorum ama 4 Şarkılık ilk albüme göre bu 10-12 şarkılık albüm geride kalmış. Başka örnek vermek gerekirse Kargo diyebilirim. Dağıldıktan sonra nerdeyse kargo tadından eser kalmamış. Daha doğrusu Koray Candemir'in ayrılmasından sonra. İlk albümlerindeki Yıldızlar Ellerinde, Seni Seviyorum, Boğaziçi, Renklerin İçinde, Senle Ya da Sensiz, Badlik Amiri ve bunun gibi bi sürü şarkı çok daha güzellerdi son çıkardıkları albüme göre. Bi kaç düet şarkı hariç vasat olmuş bile diyebilirim son albümleri. Şebnem Ferah'ın da son albüm hariç diğer çoğu şarkısını ezbere bilirim. Açıklamaya gerek bile yok çünkü hala dinlendiğinde zevk veren şarkılar bunlar. Ama son albümü dinlediğimde gerileme değil ama bi yerinde saymışlık vardı. O eski tadı pek alamadım Şebnem şarkılarındaki. Hala dinlediğimde genelde eski şarkılarını açıp dinlerim. Bi örneği de Gripinden vermek istiyorum. İlk albümleri Hikayeler Anlatıldı bana kalırsa en başarılı oldukları albümü. Karışmasın Kimseler, Elalem, Hayat Mars Etti, Senle Yarınım Yok ki, Daha gençsin ve diğer şarkıları. Hepsi dinlediğimde bi etki bırakabilen ve ezberlenmeye ihtiyaç duyduran şarkılar gibiydi. Ondan sonra çıkardıkları ikinci albümde bi kaç parça harici pek aşırı derecede gözüme çarpan bi şarkıları olmadı. En son albümleri ise bana kalırsa içlerinde en az başarılı olan albüm. O kadar emekleri var başarısız demek de ayıp olur. Durma Yağmur şarkısı fena değil ama pek bi üstün tarafı da yok. Gözüme adam akıllı tek çarpan parça ise Beş oldu. Diğerlerinde de pek tat alamadığım için isimlerini hatırlamıyorum bile. Bi keresinde Candan Erçetin'in Onlar Yanlış Biliyor şarkısını coverlamışlardı. Çok da güzel söylüyodu aslında vokal. Keşke onu da albüme alsalarmış. İlk albümlerine göre daha az başarılı bulduklarımı direk sıralıyım. Açıklamaları çok uzun sürüyo çünkü. Badem, Hayko Cepkin, malesef ki Kurban ve yine malesef ki Mor ve Ötesi, Feridun Düzağaç, Athena vs vs. Tabi ki bunlar benim görüşlerim. Kötü olduklarını söylemiyorum sadece eski şarkılarını daha çok beğendiğimi dile getirmek istedim. Sonra bi sürü grup türemiş. Çoğu vasat bana kalırsa. Sakin diye bi grup var, hoş gelmişti. Gece vasatı aşamamış. Umut Kaya önceden de olmasına rağmen şuan daha iyi. Zakkumda da ilerleme var gibi. Ama üstüne koyarak hala gidenler diyince de Pinhani, Emre Aydın ve tabi ki Teoman demeden geçemicem. Teomanın son albümü yine bu adam yazıyo abi dedirtiyo insana. Emre Aydın'a diyecek lafım yok. Her albüm bi değil bi sürü yeni ve güzel şarkı. O kelimeler, cümleler nerenden çıkıyor senin arkadaş. Pinhani'nin de eski şarkılarını daha çok beğenmeme rağmen diğer albümlerinde de o çizgiyi yakaladı. Bu arada Duman ve Malt'ı söylemeyi unuttun. Duman her zamanki Duman. Her türlü dinletiyo kendini. Malt ise ciddi anlamda Rock Müziğe bişeyler katıyor. Son albümünde ki şarkılar da farklı ve başarılı. Gerçi Vokal Cenk'in de geçmişten bi müzik hayatı olduğunu da unutmayalım. Sanırım 90larda ki grubunun adı da Badluck idi. Eski demişken Kesmeşeker ve Grizu'nun parçalarını da öneririm. Türkçe Rock demişken Zardanadam'dan da bahsetmeden geçemem. Çünkü bu adamlar emeklerini satmaya kıyamayacak kadar kalitede bi müzik yapıyolar bence. En sevdiklerimdendir. Her albümünü şiddetle tavsiye ederim. Zira sitelerinden ücretsiz bi şekilde indirebilirsiniz.<br /><br />Daha bi sürü grup ve sanatçı var tabi ki ama ilk aklıma gelenleri söyledim. Belki de benim beğendiğim grupların yeni şarkılarını beğenmemem de kalitenin düştüğünü hissetmiş olmama neden olabilir. Gelişenleri de göz ardı etmiş olabilirim. Ama nedense yine de pek ısınamadım bu şuan yapılan müziklere, gruplara, şarkılara. Sen kimsin de kaç yıllık müzik adamlarını eleştiren diyen olursa da öyle bi niyetim yok ve olamaz da. Sadece bi dinleyici olarak kendi izlenimlerimi söyledim. Katılmayan olursa da saygıyla karşılarım. Herkese bol Rock dolu günler! :)Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-88701510507196646882011-06-05T01:02:00.009+03:002011-06-06T03:32:48.127+03:00Arayıp Sormasam daFarkettim de blog sana sadece ihtiyacım olduğunda geliyorum ben. Ne desen haklısın. Bende onlara benzedim, işim düşmezse gelmiyorum buralara. Ama unutuldun sanma, aklımdasın hep neler oluyor neler bitiyor diye. Ha bu arada hemen aklıma gelmişken özlemişim be blog senle konuşmayı. Yastığım, yatağım, kravatım ya da kalemim gibi insanlaştırdım seni de. Böyle ben konuşunca sürekli susup beni dinlemen, ama beni dinlerken de benim senin beni anladığını hissetmem.. Önemli olanda bu değil mi? Varsın desinler şizofren bu çocuk. Artık takmıyorum blog, sanırım başardım insanları umursamamayı. Ha yeri farklı olanlar mı? Tabiki blog, onlar bi tek umursadıklarım. E söylemeye de gerek yok bilirler zaten onlar kendilerini. Bu arada blog, bişey sezdim insanlarda. İnsanlar yalnız olmadıklarını göstermenin yolunu gösterişten geçtiğini sanmaya başlamış. Bazıları var ki ve öyle bi hava sezdiriyor ki sanki dünya onların etrafında dönüyor. Susalım alttan alalım diyoruz bazı şeylerin hatrına ama yok. Sanırım insanlar utanç duygularını yitirmişler hatta daha fazla üste nasıl çıkarım diye yollar keşfetmeye başlamışlar. Bence o insanlar mutlu değiller. En azından mutsuz olduklarında mutsuzluklarını gizlemek için elinden geleni yapıyolar. Ben mutsuz olduğumda en çok neyi seviyorum biliyo musun blog? O duyguyu paylaşabilecek çok az ama öz dostlarım olduğunu bilmeyi. O yüzden ben mutsuzluğumu dışa vurmaktan korkmuyorum. Acaba onların yok mu da korkup mutsuzluklarını gizliyolar? Ha bi de ego denilen bişey var blog. Bu kadar önemli bişey olduğunu bilmezdim bu egonun. İnsanları resmen esir alıyor. Kendilerini üstün görmek ne kadar da onları tatmin ediyor bilemezsin. Keşke ego diye bişey hiç olmasaydı. Eminim gerçek duygular o zaman daha ağır basardı. Bu arada sana en son vize zamanı uğramışım. Tahmin et şimdi ne var? Kahretsin ki finaller. Normalde bugün adam akıllı başlıcaktım ders çalışmaya ama yapamadım. Bünye kaldırmıyo artık. 15 yıldır okumak insanı bezdiriyomuş blog. O da yetmezmiş gibi çoğu insanın sınavları bitmiş bizim koduğumunun okulunda bütünlemeleri de sayarsak temmuz 1'e kadar sınav var. Haziranım yalan oldu. Ama şu sınavları atlatıyım bi kendi kabuğuma çekilicem. Orda iyi hissediyorum kendimi. Adam akıllı hüznümü bile yaşayamıyorum şu sınav stresinden. Üniversitede okumak kolay - zor tartışılır. Ama sınav haftalarının verdiği stres lise, öss ve türevleri şeylerle kıyaslanamaz bile. Saçımdaki beyazlar bile arttı. Allahtan kel kalmıcaz ona şükredelim. Hazır bulmuşken sana biraz dert yanayım. Ha bi de üniversite okuyacak lisede ilkokulda vs de okuyan arkadaşlara sesleniyorum. Hiç heveslenmeyin amerikan filmlerindeki üniversite hayatı falan yok. Yalan onlar. Eğer taşaklı bi üniversitede odtü boğaziçi vakıf vs okumuyosanız üniversite havasını pek alabileceğinizi sanmıyorum. Hele mühendislik okuyosanız hayatınız karardı demektir. Şimdiden şevkinizi kırdım farkındayım ama gerçekler bu. Sokucam gerçeğine. Benim şuan ders çalışıyo olmam lazım. Bu da bi gerçek. Gerçeklerden nefret ediyorum. Dert yanıcaktım en son. Bizim okulda bi hoca var. Dürüst olun canımı yiyin diyo. Şimdi ben şort giyip gitsem dersine biliyorum kesin takıcak bana. Göze çarpmamak için de yazın sıcağında kot giyip gidiyorum. Ama şimdi gitsem yüzüne desem ki hocam siz dürüst olun diyosunuz. Benim giyinme tarzım bu, alın size dürüst davranıyorum takmayın bana. Ama yok bi işe yarıcağını sanmıyorum. Bu ülkeden bi bok olmaz lan. Seçimde yaklaşıyo. Korkmayın siyasete girmicem. İki ucu boklu değnek zaten çıkılmaz. Neyse ben çok konuştum bu da çok kopuk garip bi yazı oldu. Gidiyim de iki defter geçiriyim belki ondan puan kaparız.Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-34028667503220038322011-04-27T01:16:00.003+03:002011-04-27T01:32:29.563+03:00Sıçtın LacivertiŞuan beynimde rakamlar ve formüller uçuşmasından dolayı çok mantıklı şeyler söylemeyebilirim. Özet geçmek gerekirse; vize haftasından nefret ediyorum! Beynimi bilgisayarın hard diskine benzetirsek hafızam şuan full dolmuş durumda. Ve hala yüklemem gereken bilgiler olduğunu düşünürsek bu bilgisayardan yani benden bi hayır gelmez. Yarın da betonarme diye bi sınavım var. Sanırım hardcore bi savaş vericem. Sınavda ERROR veririm diye korkmuyor değilim. Cuma sınav bitişi bi format atıp hayatıma devam etmeyi planlıyorum. Şans dileyin yarın için desem de nafile, girdi bana. Bari girmeden önce iyi bi uyku çekelim de o tam olsun dimi?Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-11394652067468875972011-04-14T03:15:00.003+03:002011-04-14T03:46:46.636+03:00Çaldırmak80lilerin sonlarında ve 90lıların başlarında doğanlar iyi bilir bu durumu. Bundan yaklaşık 5-6 yıl öncesine kadar insanlar cep telefonlarından birbirlerine çağrı bırakırlardı. Kısaca çaldırıp kapatırlardı.(kısası daha uzun oldu lan )<br /><br />Peki neydi bu çaldırıp kapatmak? Ne anlama gelirdi?<br /><br />Tabiki hatırlanmak.<br /><br />Ordaki kasıt " abi aklımdasın " demekti. Bu kuşakta olup da bu durumu yaşayanlar ne demek istediğimi çok daha iyi anlamışlardır. Fakat şimdi olaylar biraz değişmiş durumda. Hatta baya değişmiş durumda. Her bir operatörün verdiği binlerce sms paketi çaldır-kapat'ın katili oldu. Yok olmasını sağladı. Bu durumdan hiç de hoşnut değilim aslında. Naber, nasıl gidiyo? diye mesaj atılıp saçma bi konuşma geçiceğine, çaldırıp " aklımdasın " havası yaratılması hem daha güzel hem de daha samimi bi durum bence. Hatta bu çaldırmaların sayılarına göre insanlar kendi aralarında çeşitli kombinasyonlar uyduruyolardı. Şifreleşmeler de söz konusuydu.<br /><br />Hep diyorum zaman geçtikçe teknoloji insanları esir alıyor, samimiyeti de ortadan kaldırıyor. Gittikçe inanıyorum buna malesef. Ve sanırım zaman geçtikçe sevmediğim şeyler çoğalıyor ve bunlara ayak uydurmak zorunda olduğumu bilmek de can sıkıyor. Nerde o eski çaldır kapatlar? Nerde o gençlik?<br /><br />Bu yazının doğmasını sağlayan ve geçenlerde beni çaldıran arkadaşıma da selam olsun.Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-21095354615160220222011-04-05T03:05:00.016+03:002011-04-05T04:22:05.173+03:003 Saniyelik BaşlıkMsnde, telefonda, orda, burda, şurda konuşurken kullandığımız işaretler ve ifadeler aslında içlerinde neler neler taşırlar da haberiniz olmaz. Bi kaç örnekle olaya netlik getiricem. Gerçi bi konuyu ne kadar çok örnekle anlatırsak o kadar konudan uzaklaşıyomuşuz ama bu genellemeyi yok sayıcam şimdilik.<br /><br />Örnek kelimemizi " hayır " olarak seçtim. Hadi aşağıda inceleyelim.<br /><br />Örnek 1.<br />- hayır.<br />Görüldüğü üzere burda hayır kelimesinin sonuna konulan nokta cümleye bi keskinlik, ciddilik ve taviz vermeme gibi bi durum getirmiş. Eğer ciddi bi mevzu konuşuyosanız ve taviz vermek istemiyosanız cümlenizin sonuna konulan nokta sizin için biçilmiş kaftan!<br /><br />Örnek 2.<br />- hayır :D<br />Burda ise muhtemelen komik bir durum söz konusu. Olmayadabilir tabi. Ama cümlenin sonuna konulan " :D " ifadesi cümleye rahatlık(karşısındakiyle konuşma açısından) ve komiklik durumu meydana getirmiş. Eğer ben rahat takılıcam diyosanız " :D " tam size göre! Kankayla konuşmalar ve yarı ciddi takılmalar için birebirdir. Ama sürekli kullanıp ifadeyi kaşar etmemeye de özen gösterin.<br /><br />Örnek 3.<br />-hyr<br />Burda tamamen bi cinayet söz konusu. Sesli harfler öldürülmüş, sessiz harflerin egemen olduğu toplum söz konusu.Bu kelimeyi çok mesajlaşan arkadaşlarınızda bolca görebilirsiniz.Hızlı mesaj yazmam gerektiğinde arada bende yapmıyorum değil .p<br /><br />Örnek 4.<br />- hayır :)<br />Kelimenin sonuna konulan ifade tamamen karşıya olan saygıdan kaynaklanıyor. Samimiyet var ama mesafeli yaklaşımda söz konusu. Kankaya kullanılan " :D " ifademizi kullanamıyoruz çünkü yılışık kaçar. Ben rölantide gidicem, her şeye bi kılıf uydurucam diyosanız " :) " tam size göre! Bu arada biraz da sinsilik sezmiyorum değil bu ifadede..<br /><br />Örnek 5.<br />-hayır ;)<br />Burda tamamen bir piçlik söz konusu. Karşınızdaki size üstünlük kurmaya çalışmaktan başka bişey yapmıyor. Ha bi de bunu yaparken kendini öyle bi havalı sanıyor ki anlatamam. Laf sokmalara daha doğrusu laf soktuğunu sanarken kullanmalara bire bir! Normalde göz kırpmak bi samimiyet ifadesidir ama bana hiç inandırıcı gelmiyo " ;) " ifadesine bakınca.<br /><br />Örnek 6.<br />hayır =)<br />Burda tamamen bir içtenlik söz konusu. Her bünyeden insana rahatlıkça gider. Ne karşısındakini ezmek için bi çaba ne de bi samimiyetsizlik vardır. " :) " dan farkı daha az mesafeli yaklaşım içeriyor olmasıdır.<br /><br />Örnek 7.<br />hayır .p<br />:P ile hiç bi farkı yoktur. Sadece göze daha hoş gelen bi durum söz konusu gibi. Şaka durumu da katar konuşmalara. Arada serpiştirin iyi gidecektir.<br /><br />Örnek 8.<br />-hayır xD<br />Lan bi durun amk. Ne hale sokuyosunuz kendinizi bi hayır derken diyesim geliyor bunlara. Ne olduklarını bende çözemedim. He diyip geçerseniz fazla zararları dokunmaz.<br /><br />Örnek 9.<br />-hayır...<br />Üç noktayı gördünüz mü sıçtınız. Ve bunu yazan bi kadınsa hadi gelin de ne demek istediğini anlayın. Çünkü üç nokta cümleye nasıl istiyorsan öyle anla anlamı getiriyor. Yani belirsizlik. Komplike düşünen kadın bunu düz mantık yaşayan erkeğe sunarsa erkeğin anlaması gereken şeyi pek bulacağını beklemeyin, üzülürsünüz hanımlar. Erkeklerin daha kolay anlaması için bu ifadeyi " orta-şut karışımı " olan bi vuruşa benzetebiliriz beyler.<br /><br />Örnek 10.<br />-hayır!<br />Hiç uzatmaya gerek yok, direk siktir ol git deniliyor bu durumda. Hele bi de fontlar büyükse ya da capslock açıkvari bi yaklaşım söz konusuysa olay yerinden uzaklaşmanız sizin faydanıza olucaktır.<br /><br />Yazmadan önce bu kadar örnek çıkacağını hiç düşünmemiştim. Ama bu kadarı yeterli gece için. Bu durumları yaşayanlar az çok ne demek istediğimi anlamışlardır. Anlamamışlarsa yapıcak bir şey yok bu saatten sonra. Ya da var. O da uyumak. Hadi öptüm sizi.Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-33030796950040600852011-04-02T22:04:00.004+03:002011-04-02T22:24:47.127+03:00Geçici MutlulukBaşlığa aldanıp duygusal bi yazı yazacağımı bekliyosanız yanılıyosunuz. Gerçi çok iyi ergen ayağına girip ve duygusala bağlayıp emo olarak çıkabilitem var. Ama hiç gereği yok. Bu arada genelde yazı yazıldıktan sonra başlık yazılır ama kompozisyon sınavında olmadığımıza göre sorun yok. Herneyse. Yanağımla dudağımın arasında bi sivilce çıkmış. Ama biraz büyüğünden. Şimdi yanağımda çıkan bu sivilce ne mi işe yarıyor? Geçici mutluluğa. Nasıl mı? Üzerinize afiyet ben biraz zayıf bir kulum. Aynaya baktığımda da çıkan sivilce sayesinde yanağım dolgun gözüküyodu. Ki bu uzun zamandır göremediğim bi durumdu. Kilo alsam demek ki " vay be yakışıklıymışsın sen lan " diyecek pozisyona bile geldim. Yanak kıyaslaması yaptım. Sivilceli dolgun yanak daha güzel duruyodu. Sivilce yok olunca dolgunlukla beraber geçici olan mutluluğum da sona erecek. Demek ki neymiş? Şöyle biraz kilo alsam ... gibi herif olucam. Hadi biraz abur cubur yiyelim o zaman.<br /><br />Not: Güzellik ya da yakışıklılık kavramı değişken olduğu için ... ' lı yeri size göre yakışıklı olan bi insanla doldurabilirsiniz.Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-18689366864141536862011-03-27T03:23:00.003+02:002011-03-27T03:34:31.304+02:00Hesabı Alabilir Miyiz?Bi kaç gündür feysi kapatsam mı diye düşünüyodum. Sonra aman kalsın ne akarı ne kokarı var dedim. Ama <span style="font-style: italic;">hesabı dondur</span> yazısına tıkladığım an ne göreyim? Arkadaşlarımdan rasgele seçilmiş 3-5 profil ve üstlerinde yazan x seni özleyecek, y seni özleyecek, z de seni özleyecek diye bir yazı. Siktir lan, hiçbiri de beni özlemeyecek. Nerden uyduruyon gardaş bunları? Anladık kapatma feysini diyosun da, bu kadar komik bişey de yazılmaz ki arkadaş. Adamın işi gücü yok beni <span style="font-weight: bold;">feysten</span> özleyecek, hatta arkamdan göz yaşı dökecek. He feysbuk he.Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-4851382764822772472011-03-01T03:00:00.011+02:002011-03-01T04:01:02.778+02:00Seni Yerler Yerler<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhURYA-Y42SfF2VWRp42pmlKzqBJn7UQbFlVOIjTFwIDqtKGexJzNFvVzRT-1Q_P5TwXO_AJZEBJZsbgqp802Q8vvHNK1P4PAaNk8x2OCF8LURJNRVdcqyIvJerFkyINEPjov1hQFdzk2I/s1600/krephouse_waffle.jpg"><img style="float: left; margin: 0pt 10px 10px 0pt; cursor: pointer; width: 150px; height: 200px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhURYA-Y42SfF2VWRp42pmlKzqBJn7UQbFlVOIjTFwIDqtKGexJzNFvVzRT-1Q_P5TwXO_AJZEBJZsbgqp802Q8vvHNK1P4PAaNk8x2OCF8LURJNRVdcqyIvJerFkyINEPjov1hQFdzk2I/s200/krephouse_waffle.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5578910328718251362" border="0" /></a><br />Aylardır ağzımda, dilimde bi waffle sevdası vardır gidiyor. Son iki ayda nerde karşıma çıktıysa bi türlü yiyemedim arkadaş. Taa ki bugüne kadar. Ama bu uzun yolun başına bi göz atalım önce.<br /><br />Ankamall semalarında gezerken, tatlı manyağı ben, çocuk edalarında " enaa waffleeeee " diye çırpındım birden. Ardından da hemen gözleri fiyata iliştirdim. 7.5 Tl. Aslında normal bi fiyat. Ama gel gör ki kendimizi zeki sanan ben ve arkadaşlarım " abi başka wafflecı da vardır, bi göz atalım olmadı tekrar döner alırız " derler. E tabi dolaşırken şuydu, buydu derken alışveriş merkezinden çıkılır ve akla waffle gelir. Benden bir ses, "abi waffle?" Gelen tepkiler ise, " neyse ya siktir et, yeriz daha sonra abi ". Böylelikle bi waffle isteğim başlamadan son bulur.<br /><br />Bunun gibi olaylar aynı alışveriş merkezinde, bir çok şahısla tarafımdan tekrar yaşanmıştır.<br /><br />En son ise panorada wafflecı gördük. Amanın o da ne? Fiyatı 12.5 Tl. Waffle'ı görmeden öncede atılmış 2 el bowlinge giden paranın da hattı hesabı yok. Hal böyle olunca cepten para çıkarmaya kıyamadık. Zeki bi arkadaşım atladı, " abi netten bakarız, eve ısmarlarız. " E saf ben hemen inandı tabi. İçimdeki diğer bir ben ise " kandırma kendini, yalan oldu yine waffle " edalarındaydı. Aradaki 5 Tl farktan utanmasam ankamall'e gidicektim. Herneyse, eve gidilir, nete girilir. Wafflecı aranır. Gecenin ilerleyen vakitleri olduğu için wafflecıdan da waffledan da eser kalmamıştır tabiki. Neyse gece eve dönerken hala benim gözler yolda wafflecı görürüm diye sağa sola bakar. Ama çıkmıcağını bilen yürek, bunu gizler. - Sanki kokoreççi arıyoruz amk - Eve gidilir, waffle yenmemiştir. Üzgün ve içimde waffle burukluğu olan ben uyur.<br /><br />Waffle yiyemediği için tam 3 yıl uyuyan ben, kalktığımda neye uğradığımı şaşırırım. Şaka şaka len. İşte böyle waffle yiyemeye yiyemeye içime dert olur. Bugün okuldan çıkarken arkadaşım " çiğ köfte alalım ya yolda yeriiiz, lütfeeen " dedi. E bende kıramadım, " sevmem ben, sen al ye " dedim ve yola koyulduk. Gittik çiğ köftecinin önüne. Arkadaş ısrar ediyor tabi sende ye falan diye. Bende yok, cık falan. Neyse kafayı çevirdi " e o zaman waffle varmış, waffle alıyım sana dedi " Fırsatını bulmuştum, bu sefer kaçmamalıydı diye düşündüm içimden. Tamam dedim. 15-20 dk sonra arkadaş geldi elinde waffle ile. Görüntüyü gören ben ciğere uzanmak isterken iç geçiren kedi misaliydim. Ama bi sorun vardı. Araba kullanırken nasıl yiyecektim ben bunu? Ne çatal vardı, ne de dilimlenmişti. Alttan girdim üstten çıktım, arkadaş direksiyonu tuttu falan derken hooop waffle'ı indirdim göbüşe. Elim, dudağım hep battı çikolatadan, fındık ezmesinden. Ve bi de ne göriyim. Beyaz gömlek giymiştim ona da çilek sosu dökülmüş. Arkadaş biraz zekidir, peçete ve ıslak mendili abanmış sağolsun. Bi güzel pakladım kendimi. Bizim okulun ordan aldığımız için pek bi beklentim yoktu ama fena değildi tadı. Sadece fındık ezmesiyle, çikolata sosu biraz fazla kaçmıştı. O yüzden acayip susadım. Genel olarak puanım.. yok artık tabiki yemekteyize çevirmicem burayı. Düşündümde neye niyet, neye kısmet? Bu cümle böyle miydi tam emin değilim, google'dan aratın siz yine de. O kadar waffle waffle diye dolaş yiyeme, çiğ köfte alma niyetine git waffle götür, bi de arkadaşın ısmarlasın sana. İşe bak.<br /><br />Öyleydi işte. Fırsatı buldum, waffle'ı gördüm, yolmuş, arabaymış kime ne. Mideye indirmem lazımdı, indirdim. Waffle'ı sevdim, üstüme dökülen sosa da katlandım. Gencim güzelim heheyt falan. Maceram bundan ibarettir. Şimdi aklıma geldi, bi de bahçelievlerde arkadaşla maç izleme ayağına turlarken görmüştüm wafflecı. Onda da yalan olmuştu, yiyememiştim. Diyeceğim odur ki; ibret alıp, waffle yiyebilirsiniz. Bol çilekli tavsiyemdir. Gece gece canım çekti anasını satıyım yine..Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-92070669406740131512011-02-27T04:17:00.004+02:002011-02-27T05:08:29.499+02:00ANLAMIYORUMBu aralar mal gibiyim, uyku saatim gecemi ve gündüzümü tamamen yer değiştirebilecek vaziyete kadar geldi. Acaba bu mu nedeni diye soruyorum bazı şeyleri anlamamamın?<br /><br />Hayır.<br /><br />Sadece anlamıyorum. O kadar çok şey var ki. Aklınıza ne geliyorsa A'dan Z'ye. Sonra düşünüyorum, bir şey bulamıyorum. Sadece anlamıyorum, aklım almıyor. Ne mi mesela? Yemekteyizdeki bi kadının diğer kadının yemeklerini daha yemeden " bu menü çok kısa, halbuki ben neler yapmıştım. Çok basit bunları yapmak, yarım saate yaparım hepsini. " demesi gibi. Sonra afiyetle yemeği yerken " ben o kadar uğraştıracak şey yaptım, hakkımı yiyorsunuz." diye çıkışır. Yok bunu da yapabilirdin, şunu da yapabilirdin der kadına, kendisine sorulunca " heycanlandım, biraz kıvamını tutturamamışım " diye hemen kendini savunmaya geçer. Nedir bu çekememezlik? Anlamıyorum.<br /><br />Başka mı? Aref diye biri çıkar bi gösteri yapar. Bizim beğeni seviyeleri yerde olan türk halkı herifi fenomen yapar. Ne var bunda bu kadar büyütülecek? Adam ilüzyon yapıyor, acun da gelen iyi tepkiyi görünce herife kıyağı resmen basıyor. Bunlar niye böyle, anlamıyorum. Diğer bi tarafta, herifinin hilelerini bulmaya çalışır. Niye? Adam herhalde ilüzyon yapıyor, ilah değil ya?! Heralde hilesi var. Nedir " Aref'in sırrını açıklıyoruz " diye saçma sapan dolaşan şeyler. Bıraksana abi ya. Adam şov yapıyor, peygamber değil ya. Anlamıyorum.<br /><br />Yolda yürürken apaçi kılıklı herifin yanında fıstık gibi bi kız görüyorum. Bu kız bunda ne bulmuş diyorum? Yok, yine anlamıyorum. Evlilik programına çıkan bi kadın ki hiç evlenmeye niyeti olmadığı apaçıkken, oraya ne halt yemeye gidiyor? Nasıl bir eğlencedir, hayata tutunuştur, anlamıyorum. Bi kızın diğerine tatlım, bitanem demesi tamam da aşkım, sevgilim gibi sıfatlarla hitap etmesini anlamıyorum. Beraber starbucks'a gidip orda elinde starbucks bardaklarıyla ağzını eğip resim çekinip direk facebook'a atmasını anlamıyorum. O da yetmedi, bilimum mağazaların kabinlerine girip elbiselerle yüzlerce fotoğraf çekinmesini hiç anlamıyorum. Dün aşkım derken, bugün kaşar denmesini anlamıyorum. Ulaşım fiyatları öğrenci 1.25 Tl, tam 2 Tl olan ankaranın, melih gökçeki 3 dönemdir inatla nasıl başa getirmeye devam ediyor anlamıyorum. İnsanlar hangi akla dayanarak bunun gibi insanlara oy verir, hiç mi akılları yok diyorum? Anlamıyorum. Öğrenciye verilen 240 Tl kredi, neden burs değil de kredi anlamıyorum. 240 Tl ile bi öğrenci bir ay nası geçinir diye devlet neden düşünmüyor diyorum, yine anlamıyorum. Ülkemizde o kadar petrol yatakları varken nasıl oluyorda dünyanın en pahalı benzinini biz kullanıyoruz, anlamıyorum. Sanal mutluluklar insanları nası kandırıyor, anlamıyorum. Birisi bi arkadaşıyla küstüğü zaman tepkisini facebooktan silerek koyuyor ve ben soruyorum kendime? Tepki sanal ortamdan mı koyulur? Yok, yine anlamıyorum. Karşıdan karşıya geçerken insanlar sağından yürümek yerine birbirlerine çarpa çarpa karışık yürüyorlar ama ben yine anlamıyorum.<br /><br />Daha da uzatmak istemiyorum. Yazarken ilk aklıma gelenleri söyledim. Ama emin olun ki daha bir sürü şey var anlamayıp da yazmadığım. Düşünüyorum ve öylece kalıyorum. Artık aklım almıyor benim bir çok şeyi. Sadece anlamıyorum..Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-60043324386222972142011-02-20T03:33:00.004+02:002011-02-20T04:04:21.911+02:00RüyaBen ağlamayı seviyorum.<br />Tüm duygularımı boşaltıyorum ve rahatlıyorum.<br />Gözümün yaşını sildiğimde bu sefer daha güçlü olucam diyorum.<br />Umut doluyorum.<br />Bu sefer farklı olucak diyorum.<br />Ben kendi küçük dünyamda büyük adam olucam diyorum.<br />Dökülen her yaşımın bir anlamı olucak diyorum.<br />Vucüdumu, beynimi, duygularımı etkileyişlerini seviyorum.<br />Onlara değer veriyorum.<br />Uzun süre ağlamayınca, özlüyorum.<br />Özleyince de ağlıyorum.<br />Çünkü ruhuma dokunup beni mutlu etmeyi becerebiliyorlar, biliyorum.<br />Kimsenin yanında ağlamayı sevmiyorum.<br />Ama ağladığımı söylemekten de korkmuyorum.<br />Seviniyorum ağlayabildiğim için.<br />Ağlayamıyorsan üzül de demiyorum.<br />Ama seni sevindirebilecek sadece sana ait şeylerin olsun diyorum..Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-5009356137725611615.post-6629581466987872522011-02-18T04:29:00.003+02:002011-02-18T04:39:30.940+02:00Bilemedim Ben Onu<iframe src="http://www.youtube.com/embed/W9BXZb5kQOE?fs=1" allowfullscreen="" width="425" frameborder="0" height="344"></iframe><br /><br />Gripin'in bu şarkısını dinlerken şarkının içinde geçen " <span style="font-style: italic; font-weight: bold;">Uyandım. Saat üç, dört, beş bana hiç farketmez.</span> " kısmının ardından içimden umarsızca "<span style="font-style: italic;">çünkü ben ikinci öğretimim"</span> demek geçiyor. Bi nedeni de yok ama dilimin bunu söylemeye kendini bu kadar endekslemesini çözemedim.<br /><br />* evet şarkı çok güzel.Sinek Valesihttp://www.blogger.com/profile/03007084324961480670noreply@blogger.com0