5 Haziran 2011 Pazar
Arayıp Sormasam da
Farkettim de blog sana sadece ihtiyacım olduğunda geliyorum ben. Ne desen haklısın. Bende onlara benzedim, işim düşmezse gelmiyorum buralara. Ama unutuldun sanma, aklımdasın hep neler oluyor neler bitiyor diye. Ha bu arada hemen aklıma gelmişken özlemişim be blog senle konuşmayı. Yastığım, yatağım, kravatım ya da kalemim gibi insanlaştırdım seni de. Böyle ben konuşunca sürekli susup beni dinlemen, ama beni dinlerken de benim senin beni anladığını hissetmem.. Önemli olanda bu değil mi? Varsın desinler şizofren bu çocuk. Artık takmıyorum blog, sanırım başardım insanları umursamamayı. Ha yeri farklı olanlar mı? Tabiki blog, onlar bi tek umursadıklarım. E söylemeye de gerek yok bilirler zaten onlar kendilerini. Bu arada blog, bişey sezdim insanlarda. İnsanlar yalnız olmadıklarını göstermenin yolunu gösterişten geçtiğini sanmaya başlamış. Bazıları var ki ve öyle bi hava sezdiriyor ki sanki dünya onların etrafında dönüyor. Susalım alttan alalım diyoruz bazı şeylerin hatrına ama yok. Sanırım insanlar utanç duygularını yitirmişler hatta daha fazla üste nasıl çıkarım diye yollar keşfetmeye başlamışlar. Bence o insanlar mutlu değiller. En azından mutsuz olduklarında mutsuzluklarını gizlemek için elinden geleni yapıyolar. Ben mutsuz olduğumda en çok neyi seviyorum biliyo musun blog? O duyguyu paylaşabilecek çok az ama öz dostlarım olduğunu bilmeyi. O yüzden ben mutsuzluğumu dışa vurmaktan korkmuyorum. Acaba onların yok mu da korkup mutsuzluklarını gizliyolar? Ha bi de ego denilen bişey var blog. Bu kadar önemli bişey olduğunu bilmezdim bu egonun. İnsanları resmen esir alıyor. Kendilerini üstün görmek ne kadar da onları tatmin ediyor bilemezsin. Keşke ego diye bişey hiç olmasaydı. Eminim gerçek duygular o zaman daha ağır basardı. Bu arada sana en son vize zamanı uğramışım. Tahmin et şimdi ne var? Kahretsin ki finaller. Normalde bugün adam akıllı başlıcaktım ders çalışmaya ama yapamadım. Bünye kaldırmıyo artık. 15 yıldır okumak insanı bezdiriyomuş blog. O da yetmezmiş gibi çoğu insanın sınavları bitmiş bizim koduğumunun okulunda bütünlemeleri de sayarsak temmuz 1'e kadar sınav var. Haziranım yalan oldu. Ama şu sınavları atlatıyım bi kendi kabuğuma çekilicem. Orda iyi hissediyorum kendimi. Adam akıllı hüznümü bile yaşayamıyorum şu sınav stresinden. Üniversitede okumak kolay - zor tartışılır. Ama sınav haftalarının verdiği stres lise, öss ve türevleri şeylerle kıyaslanamaz bile. Saçımdaki beyazlar bile arttı. Allahtan kel kalmıcaz ona şükredelim. Hazır bulmuşken sana biraz dert yanayım. Ha bi de üniversite okuyacak lisede ilkokulda vs de okuyan arkadaşlara sesleniyorum. Hiç heveslenmeyin amerikan filmlerindeki üniversite hayatı falan yok. Yalan onlar. Eğer taşaklı bi üniversitede odtü boğaziçi vakıf vs okumuyosanız üniversite havasını pek alabileceğinizi sanmıyorum. Hele mühendislik okuyosanız hayatınız karardı demektir. Şimdiden şevkinizi kırdım farkındayım ama gerçekler bu. Sokucam gerçeğine. Benim şuan ders çalışıyo olmam lazım. Bu da bi gerçek. Gerçeklerden nefret ediyorum. Dert yanıcaktım en son. Bizim okulda bi hoca var. Dürüst olun canımı yiyin diyo. Şimdi ben şort giyip gitsem dersine biliyorum kesin takıcak bana. Göze çarpmamak için de yazın sıcağında kot giyip gidiyorum. Ama şimdi gitsem yüzüne desem ki hocam siz dürüst olun diyosunuz. Benim giyinme tarzım bu, alın size dürüst davranıyorum takmayın bana. Ama yok bi işe yarıcağını sanmıyorum. Bu ülkeden bi bok olmaz lan. Seçimde yaklaşıyo. Korkmayın siyasete girmicem. İki ucu boklu değnek zaten çıkılmaz. Neyse ben çok konuştum bu da çok kopuk garip bi yazı oldu. Gidiyim de iki defter geçiriyim belki ondan puan kaparız.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder