27 Temmuz 2010 Salı

Hayaller Hayaller Hayaller Bulutların Ardındaki Güneş Gibi Gerçek

Ulan düşününce hayallerimin bi o kadar pahalıya denk geldiğini gördüm. Bu da pek iyiye işaret değil, özellikle Türkiye sınırları içerisinde okuyan üniversite öğrencisiyseniz. Bazen 10 saat otobüs yolculuğundan sonra boynunuzda oluşan bi ağrıya, bazen televizyonda hiçbi şey bulamadığında sihirli annem izlemeye, bazense saçının şeklini değiştiren evli bi kadının kocasının bunu fark etmemesinden dolayı kadınında oluşan burukluğa benzer Türkiye'de öğrencilik. Keita'nın kendini yere atışında, klavyenin tuşlarının arasında, faturaların son ödeme tarihinde, bi otomobilin arka camındaki kirde, Cemal Süreya'nın kaybolan Y'sinde, sevgilinin yerli yersiz triplerinde gizlidir öğrencilik. Ya da siz söyleyin bana nedir öğrencilik? Nedir ?!

Hayallerle başlayan konuyu da cıvıttık lan ne güzel.

Neyse, konumuza dönelim. Bu seneki tatilimizi bize yakışır bi şekilde sona erdirdikten sonra seneye neler yapıcağımızın kararını bile aldık. Arkadaşlarımla kurduğum her hayalin gerçekleştiğini düşünürsek; bunun olmaması içten bile değil. Hatta ve hatta sadece paraya bakar. Seneyeki durak Amerika ! Yanlış duymadınız Amerika! Hazır üniversite öğrencisi olmuşken Work And Travel ile bi Amerika keşfine çıkmak, hele ki arkadaşlarla ve tam gidilecek yaşta olmak cidden paha biçilemez. Baştan söylemiştim ama bu pahalı bi hayal diye. Hayal demeyi kesmeliyim, eminim gerçekleşeceğinden. ( Seneye bu zamanlarda ordayken bi yazı yazdığımı bile hayal ettim. ) Vegas'ta poker partilerinde kağıt dağıtan kişinin ben olduğumu, New York'ta çekilen dizilerin setlerine kopa geldiğimi, Miami sahilinde ünlülere laf attığımı (abartı olabilir ), sıradan bi restoran da hamburgerimi ya da hotdogumu yediğimi, zencilerle sokak basketbolu oynadığımı, deli deli alışveriş yaptığımı ve bunları yaparken yalnız olmadığımı bilmek, hayal etmek.. Bi dakka lan çok uçtum. Olsun be hayal benim değil mi?! Bok hayal, gerçekleşecek olum başka yolu yok ! Altı üstü 2000-2500 $ biriktirmeye bakar 1 yılda. Kısacası önümüzdeki yaza kadar Amerika Amerika diye dolanıp durucam. Sonunda istediğimi alacağımı bildiğim için şimdiden mutluyum aslında. Yazının devamını seneye getirmeyi planlıyorum. Gelmemişse bilin ki bizden kaynaklı bir şey değil gençlik.

O değil de benim diğer hayaller de pahalı biraz. Şöyle ucuzundan, kelepir hayallerle idare etmeliyim seneye kadar. Evet, öyle olmalı gerisi fuzulidir.

Ha bi de ; Guiza'nın gol kaçırdıktan sonraki yüz ifadesinde gizlidir öğrencilik.

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Evli, Mutlu, Çocuklu

Şarkı kendi içinde yeteri kadar tezat. Bunu söyleyen hanfendinin ise şarkıyla uzaktan yakından alakası yok. O da ayrı bi tezatlık. Demek istediğim ; herkesin belli istekleri ve olmak istedikleri şeyler var. Ama yapmak istedikleriyle, bize karşı gösterdikleri şeyler çok farklı. Yok ben aldatmayan bi sevgili istiyorum der, gider kendi aldatır. Yok hayalim evlenmek der, 10 tane adam değiştirir. Ya bizi kandırıyolar, ya da kendilerini kandırarak geçici mutluklar yaşıyorlar ya da yaşadıklarına o kadar inanıyorlar ki yaşamış gibi oluyor bu da. Son cümleyi okumasanız da olur ben de bi bok anlamadım.

Tezat hayatlar yaşanılıyor kanımca. Çok boş geliyor diyorum ama bunu düşündürüp bana bir şeyler yazma isteği de uyandırıyor görüldüğü üzere. Sorgulamayı kesip sadece izlemeli miyim acaba? O zaman gelsin Teoman'dan,

Suuus konuşmaaa, sözler kimin umurundaaaa : )

Benim Facebook'um Senin Facebook'unu Döver

Facebook artık amacını aşmış durumda. Arkadaşlarınla bir şeyler paylaşmak, güya sosyalleşmek için kurulmuş gibi gözükse de artık bence daha çok başkalarına üstünlük kurmaya çalışılan bi ortam olmuş. Hayatlarını facebook üzerine kurup yaşayan insanlar var ve o kadar sanallaşmışlar ki bundan mutlu olabiliyorlar. Örneğin; birisiyle çıkmaya başlayan bi insanın, eve gittiğinde yaptığı şey direk ilişki durumunu " ilişkisi var " olarak değiştirmesi. Nedir abicim bu hayatını facebook üzerinden milletin gözüne sokma çabası? Bi de nereye giderlerse gitsinler kesinlikle resim çekinilir ve yüzlerce resim atılır. Bugün şurdaydım, o gün burdaydım. Tamam koy resim ama ne bu çılgınlık, hayatlarının tamamı facebook üzerine kurulmuş ve eğlenceyi aşıp daha farklı boyutlara gelmiş durumda bence. Kısaca ego tatmini sanırım, ama bu aşırısı. Bunları yapanların çoğunun 12-20 yaşlarında insan olduklarını düşününce aslında yazdıklarımın hiç bi mantığının olmadığı da bi gerçek. Ne beklenilebilir ki zaten? Ama insan yine de sorgulama ihtiyacı duyuyor. Ortaokulda ya da lisedeyken facebook bu kadar populer olsaydı bizler neler yapardık cok merak ediyorum açıkcası. Sorgulamayı geçip kabul ettim artık. Herkes yaşının gerektirdiğini yapıyor ya da ben öyle sanıyorum.
Son olarak mutlu olmanın tek yolunu sanal yoldan bulanlara tebrikler diyelim o zaman.

Edit : Lan düşündüm de bu facebook olayını çok abartmışım. Sonuçta altı üstü insanların bi şekilde zamanın geçirdiği vs vs. bi site. İnsanların kişiliğini yansıtmak zorunda olduğu bi yer de değil. O zaman sorarım kendime bana girip çıkan ne? Abartmışız.

Naaptım beeen?!

Blogu açmak kolay, tasarlaması eh işte, bir şeyler yazması ise en zoru. Kafamdaki şeyleri kağıda dökme konusunda sanırım doğuştan özürlüyüm. Yazamıyorum arkadaş ki ben hayal gücü yüksek olan biriyim.Şimdi diyeceksiniz ki hayal gücüyle ne alakası var bunun? Olması gerekmiyo zaten maksat şu ilk yazım bitsin.
Lütfen bekleyin, bitiyor ..
Biliyorum, iğrençti. Ama olsun şurda bi sen bi de ben varız blogcan, sapıtabiliriz. Tüm bu saçmalıklar yatıp uyumama bi işaret sanırım. Daha farklı geri dönmek ümidiyle esen kal blog.
Öptüm bay!