Nam-ı diğer Inception. Şimdi efendim, film baya bi tuttu. Herkes çok beğendim falan diyor. Hatta IMDB'de bile 3. sırayı almış, hasılatı da götürüyor bi yandan. Hal böyle olunca bi kritik yapayım dedim.
Christopher Nolan yapımı bi film olması açıkcası beklentimi artırdı. Ama The Prestige ve özellikle Memento gibi filmleri izleyince az çok neler izleyeceğimi de tahmin ettim. Biraz da düşündürüp, zekamızı kullanmamızı istiyor bu beyefendi filmi anlamak için.Herneyse, film başladı ve başlangıcında filmden pek bişey anlayamadık ve diğer sahnelerin gelmesini, olayın netleşmesini bekledik. Tabi o sıralar herkes kafasında " oha lan neler oluyor? " gibi sorular sormuştur kendisine. Nolan'ın filmleri daha çok diğer sahneler hakkında merak duygusu uyandırıp, hep bundan sonra nolucak,nası biticek gibi düşünceler uyandırdığından filmden sıkılmıyorsunuz. İlk rüya sahnesi bittikten sonra " vay be abi rüya falan, bi de kendimiz yaratıyoruz, iyiymiş " gibi düşünceler de oluşmaya başladı sonradan. Halı sahnesi çok hoştu ayrıca söylemeden geçemicem.Film ilerledikçe daha çok kafamıza oturmaya, olayları anlamaya başlıyorsunuz. Neyse filmi anlatmıyım, izleyen biliyodur zaten çok da iyi özet yapabilen biri değilimdir. Bu arada filmi izlerken biraz Matrix'le bağdaştırdım. Öyle çok değil, azıcık işte. Nedenini anlamışsınızdır zaten.
Benim en çok beğendiğim kısım oyuncu seçimleri olmuş. Oyuncular ve rolleri filme çok iyi oturmuş. Özellikle Saito ve Arthur rollerindeki adamlar benim fazlaca hoşuma kaçtı nedense. Ellen Page ve Marion Cotillard' da tam yerinde bi seçim olmuş bence. Marion da rolünü yine silip süpürmüş. Bu kadın ciddi anlamda özel bi yetenek, napıyor ne ediyor, yaşayarak mı oynuyor bu rolleri anlamadım. Kısacası etkiliyor. Cobb rolünde ise Leonardo'dan başka kimse oynayamazdı heralde. Brad Pitt dicem ama o da iyi kaçmazdı sanırım. Herneyse yazı uzuyo bi sona bağlamam lazım bi şekilde.Kısacası film güzeldi ama bana biraz fazla abartıldı gibi geldi. Ne biliyim fazla beğenen çıktı ve bi başyapıt havasını aldı. IMDB'de 3. sırayı alması çok çok fazla olmuş bence. Bir sürü başyapıt diyebileceğimiz film varken. Filmden çıktıktan sonra " oha abi, çok beğendim,mükemmeldi,süperdi, bi daha izleyelim " triplerine girmedim. Sadece güzel, zaman ayrılıp izlenmesi gereken hoş bi film dedim. Son sahnede ise sanki filmin sonu biraz bize bırakılmış. Yoksa ben hala gerçekten mi çocuklarına kavuştu yoksa o da mu rüyaydı çelişki içerisindeyim. Bendeki etkileri bunlar oldu. Siz yine de izleyin, izlettirin. Hadi bi de puan veriyim çok bilmiş gibi. 10 üzerinden 8 alır benden. Bi sinema eleştirmeni falan olmadığımdan ve çok iyi bilmediğimden ne kıyas alınıp puan veriliyor pek bilmem belirtiyim yinede. Sürç-i lisan ettiysek affola. Hepsi bu :)
Christopher Nolan yapımı bi film olması açıkcası beklentimi artırdı. Ama The Prestige ve özellikle Memento gibi filmleri izleyince az çok neler izleyeceğimi de tahmin ettim. Biraz da düşündürüp, zekamızı kullanmamızı istiyor bu beyefendi filmi anlamak için.Herneyse, film başladı ve başlangıcında filmden pek bişey anlayamadık ve diğer sahnelerin gelmesini, olayın netleşmesini bekledik. Tabi o sıralar herkes kafasında " oha lan neler oluyor? " gibi sorular sormuştur kendisine. Nolan'ın filmleri daha çok diğer sahneler hakkında merak duygusu uyandırıp, hep bundan sonra nolucak,nası biticek gibi düşünceler uyandırdığından filmden sıkılmıyorsunuz. İlk rüya sahnesi bittikten sonra " vay be abi rüya falan, bi de kendimiz yaratıyoruz, iyiymiş " gibi düşünceler de oluşmaya başladı sonradan. Halı sahnesi çok hoştu ayrıca söylemeden geçemicem.Film ilerledikçe daha çok kafamıza oturmaya, olayları anlamaya başlıyorsunuz. Neyse filmi anlatmıyım, izleyen biliyodur zaten çok da iyi özet yapabilen biri değilimdir. Bu arada filmi izlerken biraz Matrix'le bağdaştırdım. Öyle çok değil, azıcık işte. Nedenini anlamışsınızdır zaten.
Benim en çok beğendiğim kısım oyuncu seçimleri olmuş. Oyuncular ve rolleri filme çok iyi oturmuş. Özellikle Saito ve Arthur rollerindeki adamlar benim fazlaca hoşuma kaçtı nedense. Ellen Page ve Marion Cotillard' da tam yerinde bi seçim olmuş bence. Marion da rolünü yine silip süpürmüş. Bu kadın ciddi anlamda özel bi yetenek, napıyor ne ediyor, yaşayarak mı oynuyor bu rolleri anlamadım. Kısacası etkiliyor. Cobb rolünde ise Leonardo'dan başka kimse oynayamazdı heralde. Brad Pitt dicem ama o da iyi kaçmazdı sanırım. Herneyse yazı uzuyo bi sona bağlamam lazım bi şekilde.Kısacası film güzeldi ama bana biraz fazla abartıldı gibi geldi. Ne biliyim fazla beğenen çıktı ve bi başyapıt havasını aldı. IMDB'de 3. sırayı alması çok çok fazla olmuş bence. Bir sürü başyapıt diyebileceğimiz film varken. Filmden çıktıktan sonra " oha abi, çok beğendim,mükemmeldi,süperdi, bi daha izleyelim " triplerine girmedim. Sadece güzel, zaman ayrılıp izlenmesi gereken hoş bi film dedim. Son sahnede ise sanki filmin sonu biraz bize bırakılmış. Yoksa ben hala gerçekten mi çocuklarına kavuştu yoksa o da mu rüyaydı çelişki içerisindeyim. Bendeki etkileri bunlar oldu. Siz yine de izleyin, izlettirin. Hadi bi de puan veriyim çok bilmiş gibi. 10 üzerinden 8 alır benden. Bi sinema eleştirmeni falan olmadığımdan ve çok iyi bilmediğimden ne kıyas alınıp puan veriliyor pek bilmem belirtiyim yinede. Sürç-i lisan ettiysek affola. Hepsi bu :)
hemen hemen aynı şeyleri yazmışız film hakkında yazılarımıza :D imdb'ye bakma ztn ya,yanıltıcı bnce orası.
YanıtlaSilben de çok begendim filmi.nolan yine ypmış ypıcanı diyorum herzmnki gbi :D