Geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek.
Herkesin kendi içinde sorguladığı ve anlamlar katmaya çalıştığı 3 zaman. Her birinde farklı şeyler yaşandı,yaşanıyor ve yaşanacak. Ama içlerinde biri var ki diğerlerini tamamiyle etkileyen, beni ise fazlasıyla düşündüren, özlettiren zat-ı muhterem geçmiş.
Şarkılarda bile görebilirsiniz bu durumu. Hep bi geçmişe özlem vardır. Büyüklerden " bizim zamanımızdayken şu şöyleydi, bu böyleydi. Şimdi nerdeee? " gibisinden laflar duyarız. Şimdiki durumumuzdan ve gelecekten de bahsedilir ama geçmiş diyorsak, işte insan orda bi dk duruyor ve düşünüyor. Sanki bi film izlermiş gibi, başlıyor eskiyi hatırlamaya sonra ardından özlem duymaya. Ben de bu aralar bu durumdayım desem pek yalan olmaz. Gelecekle ilgili çok kaygım da yok düşüncemde. Nasıl olsa gelecek bi şekilde?!
Açıkcası şundan 3-4 yıl öncesini, lisedeki hallerimi özledim. Şimdi okuduğum okulda o tadları alamamam, o duyguları yaşayamam düşündürttü ve özletti belkide.Lisenin verdiği ayrı bi samimiyeti, dostluğu, aşkı, hüznü, eğlenceyi, yorulmayı, içmeyi, muhabbeti, tenefüsleri, başkaları tarafından anlamsız görülebilecek fakat kendi içimizde bizim için çok anlamlı görülen şeyleri,uykusuzluğu,hocaları(bazı),okulu asmaları,çitlerden atlamayı,tunalıdaa delicesine koşup tuvalet aramayı, alt sınıfa gelen kızları kesmeyi, hayalleri, öss stresini, metro maceralarını, mc muhabbetlerini,derste gizlice müzik dinlemeyi,sandalyeyle kendimi arkaya doğru itmeyi,bom oynamayı,uçak yapmayı,dibe vurmayı, en üste çıkmayı ve bunun gibi millete çok saçma gelebilecek ama benim içimde çok özel ve ayrı yerleri olan duyguları özledim. Biraz da kendimi özledim. Underground rock gruplarını araştırırdım, delicesine şarkılar indirirdim ve millete dinletirdim. Lisedeki müzik ruhumu bile özledim. Tenten(lisedeki lakabım) olmayı özledim. Onun kendine özel duygularını, düşüncelerini, hareketlerini, zaman zaman da olsa yaşını değil de ya yaşından küçük ya da yaşından büyük şeyler yapmasını özledim.Onun o halindeki mutluluğu özledim belkide.Biraz da çocukluğu özledim. Hayatın sınavlarla boğuculuğundan sıkılıp, s****m lan demeyi özledim. En önemlisi o arkadaş ortamını özledim. Hoş, hala çok sık görüşüyoruz hala çok zevk alıyorum ama yine de insan arada lisedeki hallerini özlüyor.
Bazen mucize olsa da sabahleyim annemin " hadi kalk saat 7:30 oldu geç kalcaksın okula " demesini bekliyorum.(Bu arada saat kesinlikle 7:10 falan geçiyodur daha) O uniformayı bile özledim. En çok da bordo kravatımı giymeyi. Yeri ayrıydı keratanın ki bu yüzden hala saklarım. Yadigar vardı, kalemim. Yere düşüre düşüre kırılmıştı ama kullanırdım yinede. O da bi gün isyan etti, saklamaya aldım. Hala duruyor. Güya össye onla girecektim, peehh.
Kısacası, çok özledim. Şuan çok sıkılmamın bi etkisi var mı diye soruyorum kendime? Belki de vardır ama olmasa bile, o zamanki duyguların,tadların her zaman farklı olduğunu ve hep de öyle olacağını biliyorum.Keşke bi mucize olsa, bi günlüğüne bile lisenin o ortamına, tamamiyle
aynı şekilde dönebilsem. O tadı, o duyguyu, o sevinci bi günlüğüne de olsa tekrar yaşabilsem.Keşke.
Gereksiz Not: Yazıda 12 kez özledim demişim. Azmış aslında. Ha bi de bloga, ya çok mutluyken ya da kendimi kötü hissettiğimde, yani kısacası duygu işin içine girdiğinde genelde bişeyler yazdığımdan adamı sıkabiliyor, farkındayım. Bu yazıyı hala okuyorsan, muhtemelen benim kafamdansın.Bitti.